Prof. Dr. Bülent Berker - Kadın Hastalıkları, Jinekolojik Cerrahi, Doğum, Kısırlık ve Tüp Bebek Uzmanı - 9caa2793658f3cc387f216157300b1ce L

Genel olarak ilk muayene esnasında pelvik muayene yapılır ve gebeliği olumsuz yönde etkileyebilecek muhtemel genital kitle, enfeksiyon, doğumsal genital anomaliler, kanser ve kanser öncesi lezyonlar ortaya çıkarılır.

Muayeneye ultrason ve bazen  pap smear incelemesi de eklenerek değerlendirme tamamlanmış olur. Halk arasındaki yanlış inanışın aksine, jinekolojik muayenenin düşüğe yol açtığı görüşünü destekleyen bir tıbbi bilgi yoktur. Enfeksiyon, rahim ağzı değişiklikleri gibi patolojiler ultrasonda anlaşılamayacağından, ultrason asla muayenenin bir alternatifi olarak görülmemelidir.

Vajinal muayene gebeliğin ilerleyen dönemlerinde erken doğum tehdidi şüphesinde, doğum ağrıları başladığında anne adayının doğum eyleminin hangi aşamasında olduğunu ortaya çıkarmak için, bebeğin pelvise giren kısmı hakkında bilgi sahibi olmak için ya da doğumun suni sancı ile başlatılması gerektiğinde serviksin olgunlaşması hakkında bilgi edinmek için uygulanır.

Sistem muayeneleri

Bu muayeneler her zaman yapılmayabilir. Genel olarak ilk antenatal muayenede sindirim sistemi, kalp ve dolaşım sistemi, solunum sistemi, kas-eklemler ve sinir sistemi ve ruhsal durum hakkında şikayet sorgulaması ve genel muayene kadın doğum uzmanı tarafından yapılır. İlk muayenede gerekli durumlarda meme muayenesi de yapılarak muhtemel bir kitle, doğumsal meme anomalileri ve doğum sonrası emzirmeye engel teşkil edebilecek anormal durumlar ortaya çıkarılır ve gerekli önlemler alınır.

Tansiyon ölçümü

Anne adayının sağ kolundan uygun bir manşet boyu kullanılarak, sakin vaziyetteyken, oturur durumda elde edilen tansiyon değeri takip kartına işlenir. Tansiyon ölçümü her gebelik muayenesinde tekrarlanır. Preeklampsi adı verilen durumun erken tanısında tansiyon değeri en önemli kriterdir. Hamilelik döneminde tansiyon ölçümünde klasik tansiyon aletleri tercih edilir, zira otomatik aletler hamilelikte yanlış sonuçlar verebilir.

Kilo ölçümü

Özellikle kısa zamanda aşırı kilo alımı preeklampsi habercisi olabilir. Uzun döneme yayılan aşırı kilo alımı ise karbonhidrattan ve yağdan zengin yiyeceklerin gereksiz yere alınmasına bağlı olabileceği gibi diabet habercisi olabilir. Elbette çok hızlı büyüyen bir iri bebek de anne adayının hızlı kilo almasına neden olabilir.

Karnın büyümesinin değerlendirilmesi

Gebeliğin ikinci yarısının başında rahim tam göbek deliği hizasına gelir ve elle hissedilir. Daha sonra ise mesane boşken yapılan ölçümlerde pubis kemiği ile rahimin en üst yüksekliği arasındaki mezura ile ölçülen santimetre birimindeki mesafe az hata payıyla gebelik haftasını verir. İkiz gebelik, aşırı şişmanlık, mesanenin aşırı dolu olması, ölçen kişinin tecrübesiz olması gibi faktörler testin yanıltıcı sonuç vermesine katkıda bulunur.

Kan gruplarının belirlenmesi

Anne ve baba adaylarının kan grupları parmaktan alınan kanda belirlenebilir. Anne adayının kan grubunun Rh(-), baba adayının ise Rh(+) olması durumunda Rh uygunsuzluğundan bahsedilir.

Tam kan sayımı (hemogram)

Damardan alınan kanda otomatik olarak sayım yapan aletler tarafından kanın çok çeşitli parametreleri belirlenir. Lökosit (akyuvar) sayısı , eritrosit (alyuvar) sayısı, eritrositlerin ortalama hemoglobin içeriği, büyüklükleri, trombosit sayısı, hemoglobin ve hematokrit değeri dışında daha çok sayıda parametre belirlenir. Kansızlık tanısı konarak bunun demir eksikliği, B12 ve/veya folik asit vitamini eksikliği veya kalıtsal bir hastalığa bağlı olup olmadığı konusunda genel bir fikir edinilir. Lökosit sayısı gebeliğe bağlı fizyolojik artışın üstüne çıktığında (12.000 ve üzeri) enfeksiyona, aşırı düşmesinde ise akyuvar yapımını bozan bir hastalığa işaret edebilir. Trombosit sayısı ise gebelikteki fizyolojik düşüşün daha altında düşmüş olarak saptandığında kanamayı durdurmaktan sorumlu bu hücrelerin gereksiz yere harcanmasına neden olan bir hastalıktan şüphelenilir.

Tam idrar tahlili (TİT)

İdrar vücudun bir aynasıdır. İdrar sedimentinde idrar yolu enfeksiyonu, idrarda taş veya “kum” varlığı saptanarak uygun tedaviye başlanır. İdrarda protein (albumin), aseton (keton), bilirubin, kan hücresi varlığı, ürobilinojenin aşırı artışı her zaman anormaldir ve ileri inceleme gerektirir. İdrarda glikoz varlığı ise gebelikte belli bir dereceye kadar normal kabul edilir, ancak yine de ileri inceleme gerektirir. Gebelikte TİT oldukça sık olarak yapılır. Bunun amacı idrarda enfeksiyon bulgularını ortaya çıkarmak, erken gebelik döneminde aşırı bulantı ve kusmaları olan anne adayının genel beslenme durumunu değerlendirmek, gebeliğin ilerleyen aşamalarında idrarda protein varlığını ortaya çıkarmak ve anne adayının yeterli su içip içmediğini değerlendirmektir.

İdrar kültürü

Uygun koşullarda alınan idrar örneğinde var olan bakteri özel besin maddeleri eklenerek üretilir ve bakterinin bazı antibiyotiklere hassasiyeti ölçülür. Kültürde üreme olmazsa “steril” yani tedavi gerektirecek bakteri içermeyen idrardan bahsedilir. Üreme “100.000 koloni altındaysa” bu durumda üreyen bakterinin anne adayının kendisindeki bir enfeksiyondan değil numunenin barındırıldığı kaptan, genital dokulardan veya başka kaynaklardan bulaştığından şüphelenilir ve gerekirse tekrarlanır. “100.000’in üzerinde üreme” durumunda ise mutlaka idrar yollarında tedavi gerektirecek sayıda bakteri var demektir. Bakterilerin hangi antibiyotiklere hassas olduğunu belirten antibiyogram raporuna göre uygun antibiyotik tedavisi verilir ve tedavi bitiminden sonra tedavi başarısını değerlendirmek amacıyla idrar kültürü tekrarlanır. Anne adayının hiç bir şikayeti olmasa bile idrar kültüründe üreme olduğunda ileride oluşabilecek ciddi enfeksiyonları önlemek amacıyla antibiyotik tedavisi yapılır. Bu amaçla anne adaylarında gebeliğin başında bir kez ve mümkünse sonuna doğru bir kez daha idrar kültürü yapılarak muhtemel bir üreme saptanır ve uygun bir şekilde tedavi edilir.

Enfeksiyon tarama testleri

Toksoplazma, Rubella (kızamıkçık) ve Sifiliz (frengi) tarama testleri tercihen gebelik planlandığı dönemde yapılır. Bu amaçla anne adayından alınan kanda Toksoplazma IgG ve IgM (antikorlar); Rubella IgG ve IgM ve sifiliz için genellikle VDRL adı verilen inceleme yapılır. Bu üç enfeksiyon erken gebelik döneminde geçirildiğinde bebekte anomali yaratabilen enfeksiyonların başında gelir ve gebelik öncesi dönemde belirlenmeleri bu yüzden daha uygundur.

Ultrason

İlk antenatal muayenede ve tercihen gebeliğin ilk haftalarında yapılan ultrasonun önemi büyüktür. Bu ultrason Son Adet Tarihi’nin (SAT) doğruluğunu onaylamak; SAT’ını bilmeyen anne adaylarında gebelik haftasını belirlemek; dış gebelik; mol gebeliği gibi durumları erken dönemde saptamak; gebelik üzerinde olumsuz etki yaratması muhtemel miyom ya da yumurtalık kisti gibi kitlesel lezyonları saptamak ve yine muhtemel bir çoğul gebeliği ortaya çıkarmak için son derece önemlidir.

Daha sonraki gebelik haftalarında genellikle her muayenede ultrason incelemesi yapılmaktadır. Bu uygulama mutlaka gerekli olmamakla beraber ilk ultrasonu takiben anomali taraması için 19.-23. gebelik haftaları arasında bir kez ayrıntılı ultrason incelemesi yapılması önemlidir. Rutin ultrason incelemeleri dışında bebeğin yaşayıp yaşamadığından şüphelenilen her durumda; bebekte gelişme geriliği şüphesi olduğunda; miyad geçmesinin değerlendirilmesinde ve normalden farklı bir seyir ortaya çıkan her durumda ultrason incelemesi tekrarlanır.

IDC (İndirekt Coombs Testi)

Kan uyuşmazlığı olan anne adaylarında istenen bir incelemedir. Belli aralıklarla kanda bebeğin alyuvarlarına karşı gelişmesi muhtemel antikorlar bu yöntemle belirlenir. Antikorlar müspet bulunduğunda ileri bir inceleme gerekebilir.

Üçlü – dörtlü test

Gebeliğin 16.-18. haftaları arasında yapılan bir incelemedir. Anne adayından alınan kanda üç ayrı hormon tetkiki yapılarak Down sendromu ve Nöral tüp defekti riski belirlenir.

İkili test

Gebeliğin 11.-14. haftaları arasında yapılan bir incelemedir. Ultrasonda bebeğin ense pilisi kalınlığı belirlenir ve anne adayından alınan kanda iki ayrı madde bakılarak Down sendromu riski belirlenir. Down sendromu riskini belirleme yanında başka önemli avantajları da vardır.

OGTT (Oral Glikoz Tolerans Testi)

Gebelik, diabet (şeker hastalığı) oluşma riskini artıran bir durumdur. Bu yüzden anne adayları 24.-28. gebelik haftaları arasında şeker yükleme testine tabi tutulurlar. Bu amaçla anne adayının risk faktörlerine göre 50 gram (PPG) ya da 100 gram glikoz ile (OGTT) yükleme yapılır.

TSH (tiroid hormonu) ölçümü

Üreme çağında olan kadınların önemli bir kısmında tiroid hormonu salgısında sorunlar vardır. Genellikle tiroid bezinin az çalışması şeklinde rastlanan bu sorun, tiroid hormonlarının aşırı salgılanması şeklinde de olabilir. Bu gerçekten hareketle anne adaylarına günümüzde rutin olarak TSH adı verilen tiroid hormonu ölçümü yapılmaktadır. Hamilelik dönemi normal TSH değerleri normal erişkin değerlerinden daha farklı olarak ele alınır ve gerekli durumlarda anne adayına hormon takviyesi yapılır. Tiroid hormonu hastalığı olduğu zaten bilinen anne adaylarına ise ek olarak diğer bazı tiroid hormonu ölçümleri ve anti tiroglobulin gibi bazı maddelerin ölçümleri eklenebilir.

Kan biyokimyası

Gebelik döneminde özellikle gebeliğin erken dönemlerinde başta karaciğer ve böbrek olmak üzere organların işlevlerini değerlendirmek için bir çok kan testi istenir.

Doppler ultrasonografi

Halk arasında Renkli Ultrason diye bilinen bir görüntüleme tekniğidir. Doppler ultrasonografide bebeğe olan ve bebekteki kan akımlarının incelenmesi ile bebekteki kan akımları değerlendirilir. Tespit edilen kan akımları dalga şekilleri halinde grafiksel olarak dökümante edildiklerinde kan akım hızındaki değişiklikler görüntülenebilir ve birtakım spesifik oranlama yöntemleri ile akım hızındaki azalmalar belirlenebilir. Doppler ultrasonografi özellikle gelişme geriliği başta olmak üzere yüksek riskli gebeliklerin takibinde oldukça faydalıdır. Doppler daha çok yönlendirici bir testtir. Diğer fetal iyilik testleri ile birlikte gebelik yönetiminde yardımcıdır.

İnvaziv (girişim gerektiren) Testler

Bebekte anomali şüphesi ve diğer bazı durumlarda tanı koymak amacıyla uygulanan incelemelerdir.

AS (Amniyosentez): İnvaziv testler arasında en sık kullanılanıdır. En sık ileri anne yaşında Down sendromu taraması için yapılan testlerde risk çıktığında ileri inceleme yapmak için genellikle gebeliğin 16.-18. haftaları arasında uygulanır. Ayrıca nöral tüp defektinden şüphelenilen durumlarda ve bazı metabolik hastalık şüphesi durumlarında amniyon sıvısındaki bazı maddelerin ölçümünde de amniyosentez uygulanır.

CVS (Koryon villüs biyopsisi): Gebeliğin erken dönemlerinde vajinal ya da abdominal yoldan bebeğin villüslerinden biyopsi alınması işlemidir. Kromozom anomalisi tanısında kullanılır.

KS (Kordosentez): Gebeliğin 16. haftasından itibaren abdominal yolla (karından) bir iğneyle bebeğin kordonuna ulaşılması ve kan alınması işlemidir. Genellikle amniyosentez için geç kalınmış durumlarda hızlı kromozom anomalisi tanısı için kullanılır. Ayrıca bebeğin kan ve metabolizma hastalıklarının, enfeksiyonlarının erken tanısında, kan uyuşmazlığı olgularında bebeğin kansızlık durumunun değerlendirilmesinde kullanılır. Kordosentez yoluyla bebeğin damarına girilerek kan uyuşmazlığına bağlı ileri derecede kansız olan bebeklere kan nakli de uygulanabilmektedir.

Gebelik TakibiGebelikte Testler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Doktora Sor