Tüp Bebek Sahibi Olmak değil! Olamamak Zor!

Prof. Dr. Bülent Berker - Kadın Hastalıkları, Jinekolojik Cerrahi, Doğum, Kısırlık ve Tüp Bebek Uzmanı - c3997142576e6f4d163ead570965368d L

Bilimsel ve Teknolojik Gelişmeler Sayesinde
TÜP BEBEK SAHİBİ OLMAK DEĞİL OLAMAMAK ZOR

Bebek sahibi olamamanın önemli bir bedensel, ruhsal ve sosyal bir sağlık sorunu olduğunu ifade eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Berker, bilimsel ve teknolojik gelişmeler sayesinde artık bebek sahibi olmanın değil olamamanın zor olduğunu söyledi. Sağlık Dergisi’ne açıklamalarda bulunan Prof. Berker, yeni geliştirilen 24 kromozom testi (CGH) sayesinde tüm kromozomların taranabildiğini ve en sağlıklı kromozomun hastaya transfer edilebildiğini ifade etti. Prof. Berker, “ Eskiden sadece 3 kromozoma bakabiliyorduk şimdi bütün kromozomlara 24 kromozom testi (CGH-Komperatif Genomik Hibridizasyon) sayesinde çok daha detaylı olarak bakabiliyoruz. Embriyolarda genetik bir bozukluk var mı yok mu bunu artık çok daha net öğrenebiliyoruz. İkinci çok önemli gelişme ise artık embriyoları biz 24 saat kapalı sistemde kamerayla gözetleyebiliyoruz. Embriyonun nasıl bölündüğünü hangi hızda bölündüğünü görebiliyoruz ve böylece en düzgün eşit sayıda bölünen embriyoyu seçebiliyoruz. İleriki yıllarda belki bundan 50-60 yıl sonra normal gebelik yerine sadece tüp bebek gebelikleri tercih edilebilir. Çünkü böylece daha sağlıklı nesiller dünyaya gelebilecek bu da sosyal olarak daha sağlıklı toplumların ortaya çıkmasına sebep olacak” dedi. 

Tüp bebek tedavisindeki yeni gelişmeleri Sağlık Dergisi’ne anlatan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Berker, geliştirilen yeni yöntemlerle artık tüp bebek sahibi olmanın değil olamamanın zor olduğunu söyledi. Bebek sahibi olamamanın bedensel, ruhsal ve sosyal bir sağlık sorunu olduğunu ifade den Prof. Berker, “çiftlerin tüp bebek sahibi olamaması tedavilerini yarım bırakmalarından kaynaklanıyor” dedi.

“Komperatif Genomik Hibridizasyon Testi İle Embriyo İnceleniyor”

Tüp bebek tedavisinin son yıllarda çok önemli gelişmeler gösterdiğini belirten Prof. Berker, bu gelişmelerle birlikte en sağlıklı embriyonun tespit edilebildiğini söyledi. İleriki yıllarda daha sağlıklı bir toplum oluşturmak için normal doğumdan bile vazgeçilebileceğini ifade eden Prof. Berker, “Tüp bebekte gebelik oranını arttırmaya çalışıyoruz. Bu oran şuanda yüzde 60-70 civarında ama biz de istiyoruz ki gebe kalamayan hastamız olmasın. O nedenle özellikle genetik testlerle, tüm kromozomlarımızı bir gün içerisinde tarayıp elde etmiş olduğumuz embriyolardan en sağlıklısını artık seçebiliyoruz. Eskiden sadece 3 kromozoma bakabiliyorduk şimdi bütün kromozomlara çok daha detaylı olarak bakabiliyoruz. Buna ‘24 Kromozom Testi’ deniyor, ( CGH-Komperatif Genomik Hibridizasyon) Bu bize neyi sunuyor; özellikle tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı varsa çiftler akraba bile olmasa embriyolarda genetik bir bozukluk var mı, yok mu bunu artık çok daha net öğrenebiliyoruz” dedi.

“Embriyolar 24 Saat Kamerayla Gözetleniyor”
İkincisi çok önemli gelişmenin ise embriyoların 24 saat kamerayla gözetlenmesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Bülent Berker, “Embriyoları 24 saat kapalı bir sistemde kamera ile gözetleyebiliyoruz. Böylece embriyonun nasıl bölündüğünü, hangi hızda bölündüğünü görebiliyoruz ve böylece en düzgün eşit sayıda bölünen embriyoyu seçebiliyoruz. İleriki yıllarda belki bundan 50-60 yıl sonra normal gebelik yerine sadece tüp bebek gebelikleri olacak. Şuan ki teknolojiler bize en sağlıklı embriyoları nasıl seçebiliriz konusunda çok ciddi yardımda bulunuyorlar. Ülkemizde şuanda embriyo transfer sayısında sınırlama var. Ya bir ya iki embriyo verebiliyoruz. Düşünsenize hastanızın 10 tane embriyosu var biz acaba hangi embriyoyu versek diye sadece dış görüntüsüne bakarak en iyi embriyoyu seçmek yerine artık genetik olarak embriyoyu seçebiliyoruz. Ya da 24 saat kamera yöntemiyle izlenmiş embriyoyu seçip ‘en iyisi budur’ deyip transfer edebiliyoruz” şeklinde konuştu.

“Embriyolar Dondurulup İleriki Yıllarda Kullanılabiliyor”
Diğer önemli bir gelişmenin, fazla embriyoların dondurulup ihtiyaç olduğu ileriki aylar ve yıllarda transfer edilebilmesi olduğunu belirten Prof. Berker, “Yine çok önemli bir gelişme artık biz fazla embriyoları donduruyoruz. Daha sonra hastamız eğer gebe kalamadıysa ilaç almak yerine dondurulmuş embriyolar çözülüp veriliyor ya da hastamız gebe kaldıysa daha sonraki yıllarda yeniden taze tüp bebek yapmak ya da ilaç almak yerine dondurulmuş çözülmüş embriyosu transfer ediliyor. Aslında kaç yıl önce olan kardeşi kaç yıl sora rahme tekrar yerleştirilmiş olunuyor. Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olan hastalara sunacağımız yeni gelişmelerdir bunlar. Dolayısıyla da hastaların gebe kalamadıklarında asla üzülmemeleri, pes etmemeleri gerekiyor ki teknikler durmadan gelişiyor, bizde onlara mümkün olduğunca bunları sunmaya çalışıyoruz” dedi.

“Aile Mutluysa Toplumda Mutlu Ve Sağlıklıdır”
Bebek sahibi olamamanın önemli bir sağlık sorunu olduğunu, mutsuz ailelerin mutsuz toplumlar oluşturduğunu, özellikle çocuğa çok değer verilen bir toplumda bu sorunun sosyolojik boyutunun da göz ardı edilemeyeceğini belirten Prof. Berker, “Bebek sahibi olamamak halk tabiriyle kısırlık bir sağlık sorunu mudur? Evet bir sağlık sorunudur. Hem de bedensel, ruhsal ve sosyal bir sağlık sorunudur. Çünkü mutsuz aileler mutsuz toplumları oluşturur. Bu sosyal baskıdan insanlarımızı kurtarmamız için yapacağımız harcamaların bence karşılığı olmamalı, yani bu harcamalara değer bir konudur çocuk meselesi. Birçok şeye para harcanabiliyor. Ama bir çiftin istediği şekilde bebek sahibi olabilmiş olması kadar dünyada büyük bir mutluluk olabilir mi. Bu da toplumların sağlıklı gelişmesine katkıda bulunacaktır. Aile mutluysa toplumda mutludur. Toplum sağlıklıdır. Çünkü çok ciddi depresyonlar görüyoruz insanlarda çocuk sahibi olamamışlarsa. Bu sebeple tüp bebeği 2 denemeyle sınırlamamak gerekir. Bir erkek kısırsa normal yolla çocuk sahibi olamayacağı aşikar o zaman neden evlilikten itibaren 3 yıl sonra şartı getiriliyor, çocuk yapmak hem teşvik ediliyor hem de böyle engeller konuluyor. Bir ailenin bir tüp bebekten sonra, ikinci bir bebeğe sahip olma hakkı değil mi? Neden bir aile ikinci çocuktan mahrum bırakılır. Bir kişi tüp bebekle gebe kaldı sonra tekrar bebek istiyor isteyemez mi? Çocuğu olduğu için böyle bir hakkı olmuyor. Oysaki yurt dışında çeşitli ülkelerde bebek sahibi olan insanlara da eğer tüp bebek tedavisi dışında başka bir çareleri yoksa bebek sahibi olmak için tekrar yine tüp bebek desteği yapılıyor. Çünkü, örneğin yumurtası azalmış, tüpü tıkanmış ya da spermi olmayan bir erkek hasta çift düşünelim, bu çiftin zaten tüp bebekten başka tedavi yolu yok ki ” şeklinde konuştu.

 
“Tüp Bebeğin Başarı Oranı Normal Gebelikten Daha Fazla”
Türkiye’de bebek sahibi olamayan 250 bin çiftten sadece yılda 40 binine tedavi uygulandığını ifade eden Prof. Berker, “ülkemizde yılda 40 bin tüp bebek uygulaması yapılıyor. Ülkemizde yaklaşık olarak 25 milyon aile olsa yaklaşık 250 bin çift aslında bu sorunu yaşıyor demektir. Biz bunlardan 40 bin civarına tüp bebek uyguluyoruz. Örneğin Amerika’da tüp bebek tedavi uygulaması 150 bin civarında. Herkes hemen bu tedaviye ulaşamıyor. Bu tedaviye ulaşamamalarının çeşitli sebepleri var. Maddi boyutu var işin, manevi boyutu var. İnsanlar tüp bebek deyince korkuyorlar acaba sağlıksız bir gebelik mi elde ediliyor şeklinde düşünebiliyorlar. Oysaki tüp bebekle normal gebelik arasında hiçbir fark yok. Gebelik elde edildikten sonra esasen aynı şey. Bir de tabi acaba çok paramı harcanacak, sonucun garanti olmadığı düşünülüyor. Sanki tedavi yapılınca hemen bebek sahibi olmak gerekiyormuş gibi düşünülüyor. Oysaki unutmamak lazım hiçbir sebebi bulunamayan hastalarda dahi tüp bebeğin başarı oranı maksimum yüzde 60’lar civarında. Peki normal yoldan gebe kalabilmenin başarısı ne kadar? Yüzde 15-20 civarında. Demek ki tüp bebek tedavisi aslında normal yoldan gebelik elde etmenin daha üzerinde” dedi.

“Tüp Bebek Tedavisi Yapılmasının Hastaya Gösterilmiş Hiçbir Tıbbi Zararı Yok”
Sonuç alabilmek için tüp bebek tedavisini yarım bırakmamak gerektiğini belirten Prof. Dr. Bülent Berker, “yaklaşık olarak 20 yaşından itibaren tüp bebeğe başlanabilir,  45 yaşına kadar adet görüyorsa bir bayan tüp bebek tedavisi yapılabilir. Tüp bebek tedavisi yapılmasının hastaya gösterilmiş hiçbir tıbbi zararı yok. O nedenle iki veya 3 adet gördükten sonra 2-3 ay sonrasında tüp bebek tedavisi hemen tekrar yapılabilir, hatta yapılmalıdır. Çünkü başarıyı sağlayabilmeniz için vermiş olduğunuz tedavinin etkisini belki birkaç ay sonraki dönemde göreceksiniz. Çünkü bir yumurta hücresi yaklaşık olarak 120 günde ortaya çıkıyor. Sizin bugün vermiş olduğunuz ilacın etkisi belki 120 gün sonra gelişecek olan yumurtayı etkileyecek. Tüp bebek tedavilerinde gebelik oluşmamışsa moral bozukluğundan dolayı araya uzun süre koyamamak lazım. 2-3 ay süreyle tüp bebek tedavisi denenebilir. Benim 17 kez tüp bebek tedavisi yaptırmış en sonunda bebek sahibi olmuş hastam vardır. Çokta mutlu. Demek ki tüp bebek tedavisi çocuğumuzu doğuruncaya ve bebeğimizi eve götürünce bitiyor. Yoksa tüp bebek tedavisi sayıyla alakalı bir tedavi değil” diye konuştu.

“Tüp Bebek Tedavisi Ülke İçin Pahalı Bir Tedavi Değil”
Tüp bebek tedavisine sınırlama getirilmemesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Bülent Berker son olarak şunları söyledi: “SGK daha önce 3 tane tedaviyi ödüyordu, şimdi iki tedaviyi ödüyor. Örneğin Belçika’da 6 tüp bebek tedavisi ödeniyor. İsrail’de kaç tane çocuğunuz olursa olsun, Fransa’da kaç tane çocuğunuz olursa olsun yine tüp bebek tedaviniz ödeniyor. Şunu demek istiyorum tüp bebek tedavisine ülkemizin harcadığı para beklide sadece bir antibiyotik için ülkemizin ödediği para kadardır. Tüp bebek tedavisi bütün bin nüfusu kapsamıyor. Nüfusumuzun sadece yüzde 10’u bundan etkileniyor. Ama antibiyotik bütün ülke tarafından kullanılıyor. Tüp bebek tedavisi ülke için pahalı bir tedavi değil. Morali yükselmiş, istediğini elde etmiş, sağlıklı bebekler yetiştirmiş ailelerin oluşturacağı dinamiğin ülkemize getireceği katma değeri düşünürsek bence bu para hiçbir önemi olmayan bir rakam, çok yüksek bir rakam değil. Onu rahatlıkla söyleyebilirim. Ama tabi ülkemizin de kendine has şartları var. Dolayısıyla umuyoruz ki bu tedavi sayısı ve uygulaması değişecek.”

Röportaj
Engin Kahraman

Tüp Bebek

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Doktora Sor